ANEVIVO - Tüp Bebek Tedavisinde Yeni Bir Yöntem mi?

Bir süredir gazete sütunlarında ve internette yeni bir tüp bebek metodu hakkında yazılar görmekteyiz. Bu yeni metodun tüp bebek kliniklerinin sonunu getireceği yazmaktadır. Maalesef bu teknik incelendiğinde bu tür başlıkların çok abartılı olduğunu görmekteyiz. Bu yeni yöntem tüp bebek laboratuvarlarının sonunu getirmekten daha çok, tüp bebek işleminin bir bölümünde değişiklik olarak değerlendirilmelidir. Üstelik yöntem yeni de değildir. 20 yıl önce de denenmiş ve kullanılmıştır.

Normal bir tüp bebek işleminde zaten yumurtalar bir tüp içinde döllenmezler. Tüp bebek ismindeki tüp kelimesi tıbbi bir terim değildir. Bilimsel anlamda vucut dışında döllenme anlamına gelen bir terim kullanılmaktadır. İngiltere’de ilk gebelik elde edildiğinde, yabancı basın “test tube babies” yakıştırmasını yapınca, bu isim bu metoda yapışıp kalmıştır.

Yumurta ve sperm basit anlatım ile iki türlü döllenir. Birinci yöntem 1978 den beri kullanılan tekniktir. Bir damla sıvı (özel bir kültür ortamı) içinde yumurta ve spermler yanyana konur ve 6-8 saat uygun ısı ve pH kontrolü yapan cihazlar içinde döllenmesi beklenir. İkinci yöntem ise 1996 dan sonra geliştirilmiş bir metoddur. Bu çok az sperm olduğunda, veya spermin doğal yollarla döllemesinin yetersiz olduğu durumlarda kullanılır. Bir cihaz ile bir adet sperm bir adet yumurta içine enjekte edilir. Bu yönteme ICSI (IntraCytoplasmic Sperm Injection) veya gene toplumda yerleşmiş deyimi ile mikroenjeksiyon denilir. Daha sonra yumurta ayrılır ve oluşan embryolar birkaç gün rahim içindeki ortamı taklit eden bir cihaz içinde bekletilirler. Daha sonra kadının rahmine yerleştirilir.

Rahim içi koşullarını taklit etmek için ısı ve pH kontrollü cihazlar pahalıdır. Bunlar yerine embryo küçük bir kap içinde rahim veya vagen içine konursa başarılı bir döllenme ve embryo gelişimi olup olmadığı denenmiştir. Başarılı da olmuştur. Ancak bu yöntem bahsedilen cihazların kullanılmasını gereksiz hale getirmemektedir. Bu cihazların işlemin başka aşamalarında da kullanılması gerekmektedir. Dolayısı ile kadının embryolarını içinde taşıması biraz fantezi düzeyinde kalmıştır.

Bahsedilen Anevivo denilen yöntem aslında bu tarihi yöntemin biraz cilalanmış halidir. Yumurta ve sperm bir kap içine konulup, anne rahmine yerleştirilmekte ve bir gün sonra çıkarılmaktadır. Bu işlemden sonra gene laboratuvarda embryoların hazırlanması, seçilmesi, temizlenmesi işlemleri yapılmak zorundadır ve gene embryolar 1-5 gün daha laboratuvarda kültüre edilmeye devam edilmektedir. Dolayısı ile bu yeni yöntem, tüp bebek tedavisi sırasında, laboratuvar işlemlerinin bir kısmında bir alternatif olarak düşünülmelidir.

Yeni bir yöntem olması ve henüz faydası olup olmadığı hakkında yaptığım literatür araştırmasına göre, görebildiğim kadarı ile (Firmanın kendi web sayfasında da hiçbir bilimsel çalışma referans olarak gösterilmemiştir.) hiçbir bilgi olmamasına rağmen basında bu hali ile yer almasını doğrusu sakıncalı bulmaktayım. Bu hali ile sadece profesyoneller arasında tartışılması ve incelenmesi gereken bir konu olmalıdır.

Yeterince araştırıldıktan ve teknik rafine edildikten sonra tüp bebek uygulamalarından biri olarak yerini alabilir veya sadece fantezi olarak kalabilir.

Muhtemel avantajlar:

  1. Uterus içinde embryoyu beslemek için kullandığımız kültür sıvılarında olmayan henüz bilmediğimiz bazı faydalı maddeler olabilir.
  2. Zaman zaman klinikler bilimsel olarak modern kültür sıvılarına üstünlüğü gösterilmemiş olsa da vucut hücrelerinin ilave edildiği (coculture denen) kültür sıvıları kullanmaktadırlar. Bu metoda alternatif olabilir.
  3. Kadın psikolojik olarak yumurta ve spermin kendi vucudu içinde olmasından mutlu olabilir.

Muhtemel dezavantajlar

  1. Kliniklerin işyükünü arttıracağı kesindir. Hastanın yumurta toplama gününde iki kere operasyon masasında işi olacaktır. Daha sonra ertesi günü gene hastanın görülmesi ve tüpün çıkarılıp, laboratuvara iletilmesi gerekecektir. Bu iki gün üst üste hastanın görülmesi haftanın tüm günlerinde çalışma yapılmasını zorunlu hale getirebilir. Bu da maliyet arttırıcı bir unsurdur.
  2. Rahim içinde döllenme için faydalı olabilecek maddeler olabilir, ancak bazı hastalar için tersi de doğru olabilir. Bu nedenle her hastada uygulanabilecek bir teknik olmayabilir.
  3. Yumurtanın mikroenjeksiyon ile döllenmesi gerektiği durumlarda kullanılamaz ki, artık pekçok klinik tüm hastalarında mikroenjeksiyon yöntemini kullanmaktadır.
  4. Kadın psikolojik olarak yumurta ve spermin vucudu içinde olmasından huzursuz olabilir. Kullanılan küçük tüpün düşmesinden endişe edebilir, hareketlerini kısıtlayabilir.
  5. Her ne kadar yöntemin maliyetleri azaltacağı iddia edilse de, tam tersine bu iş yükünü arttıracağı için maliyet arttırıcı bir unsur olacaktır. Ancak gebelik oranına dramatik bir faydası olduğu takdirde, deneme başına maliyeti arttırsa da, canlı doğum başına maliyetin azalmasından bahsedilebilir.

Özetle, maalesef sıklıkla olduğu gibi gene halkı ve hastalarımızı yanıltıcı bir haber ile karşı karşıyayız. Bu yöntemin de tanıtımının ve incelenmesinin hekimler düzeyinde başlanması uygun iken, direkt toplumu yanıltacak bir şekilde haberleştirilmesi yapılmıştır.